6 votes, average: 5,00 out of 56 votes, average: 5,00 out of 56 votes, average: 5,00 out of 56 votes, average: 5,00 out of 56 votes, average: 5,00 out of 5 (6 kişi puanladı, toplam puan: 5,00)
Puan vermek için giriş yapmalısınız.
Loading...
Fotoğraf © Turan Sezer

Fotoğrafa ulaşmak, yorum yazmak için tıklayınız.

 

Merhaba Kristal…

Toplumda fotoğraf anlayışında bir algı vardır; iyi bir fotoğraf gördüklerinde ilk gelen soru “fotoşop mu?” olur. Zanneder ki “fotoşop” isimli sihirli bir değnek var, bir dokunuşta fotoğraf peri masalına dönüşüyor.

Bu anlayışı fotoğrafçı hisseder…

Fotoğrafı bilmeyenden böyle bir suçlamavari soru gelince; alınır, kırılır, üzülür…

Nasıl alınmasın?

Onun özen gösterdiği ve karşısındakinin becerip ortaya çıkaramayacağı bir fotoğraf vardır ve lekelenmiştir.

Fotoğrafa başladığım yıllarda böyle sözler bana çok söylenirdi. Genellikle alınganlık yaratmadan, kibarca karşılamaya çalışırdım ama doğrusunu söylemek gerekirse; fazla tevazu göstermek bazen yanlış olabiliyor.

Böylesi durumlarla karşılaşmak bıkkınlık yaratınca yine nezaketi bırakmadan, şu soruları sorduğum olmuştur.

– Kuaföre niçin gidiyorsunuz?

– Elbisenizi ütülemeden giyemez misiniz?

– Ayakkabılarınıza özen göstermeseniz olmaz mı?

Tabii ki aldığım cevaplar olumsuz oluyordu ve birazcık kırılgan da olsa bir sohbetin kapısını aralıyordu. Böylece fotoğraf üzerinde sonradan işlem yapmanın, insanın kendisine gösterdiği özen ile aynı olduğunu anlatırdım.

Film yani analog dönemde, karanlık odada fotoğraf üzerinde banyo sırasında kimyasalların oranıyla, ışığın şiddetiyle, banyo süresine müdahale etmekle birçok işlem yapılıyordu. Bunlarla birlikte sert uçlu kurşun kalem ve jilet ya da bistürü ile arap/negatif fotoğrafa müdahale edilirdi. Becerikli olanların marka değeri olurdu.

Sayısal döneme geçince Photoshop, Lightroom gibi programlar başta olmak üzere fotoğraf işleme yazılımları ‘aydınlık oda’ ismiyle karanlık oda işlemlerinin yerini aldı.

Akıllı cep telefonlarında ise bu işlemler çeşitli uygulamalarla yapılıyor.

Evet, fotoğraf işleme yazılımları ile fotoğrafa farklılık katabiliyoruz, içinden hoşumuza gitmeyen bir görüntüyü çıkarabiliyoruz ya da ekleyebiliyoruz.

Ancak bir gerçek var ki sevgili Kristal, aydınlık oda işlemleri kötü çekilmiş bir fotoğrafı hiçbir zaman iyi yapamaz.

Fotoğrafı kamera çeker zannedersek yanılırız.

Fotoğrafı o kameraya hükmeden insan çeker, biz buna fotoğrafçı diyoruz.

Yazılımlarla sonradan fotoğraf üzerinde işlem yaparız ama o da yine fotoğrafçının eseridir.

Photoshop “sihirli değnek” falan da değildir güzel kardeşim.

Fotoğrafçının; hayallerinin, düşüncesinin, amacının, mesajının… duygusal ölçekte o fotoğrafa yansımasıdır.

İnsan bu yansımayı hangi araçla, program ya da uygulama ile yaparsa yapsın fark etmez, sonuçta insanın eseri o fotoğrafta hayat bulmuştur.

Sanatın özünde zaten hayal, düşünce ve tasarlama ile olmayan bir şeyin ortaya çıkarılması vardır. Bu bir mimari eser de olabilir, ressamın tuvalindeki resim de olabilir, şairin ağzından dökülen kelimeler de olabilir, fotoğrafçının ekranda görüntülediği fotoğraf da olabilir, hiç fark etmez…

Ancak her hayal edilip ortaya çıkarılan şeye eser diyebilir miyiz?

Bu soruya “Hayır!” cevabı verdiğinizi düşünüyorum, yanılıyor muyum?

Belki ortaya bir bina çıkarılmıştır, tuval üzerinde fırça boya bırakmıştır, ağızdan sözler dökülmüştür ya da ekranda görsel oluşturulmuştur ama o konudaki bilinçli kitlelerin takdirini kazanmış mı, defalarca görülmek, duyulmak ve izlenmek isteniyor mu? En önemlisi ise bir şeyler hissettiriyor mu ve düşündürüyor mu? Bu önemlidir.

Bir fotoğrafın değerli hale getirilmesinde şüphesiz aydınlık oda işlemlerinin payı vardır, ancak kısıtlıdır.

Fotoğrafçının zihninde şekillenen unsur ve becerisi en büyük katkıyı sağlar. İyi tasarlanamamış, kompozisyonu iyi seçilememiş, kamera ayarları iyi yapılamamış bir fotoğrafı, salt photoshop işlemiyle iyi yapmak mümkün değildir. Başarıya ulaşmak için kültür, özgüven, beceri ve hayal gücü olmazsa olmazdır.

Selam işini iyi yapanlara ve örnek olanlara gitsin…

Mikdat Besni

 

Mikdat Besni # Masterfototim Editör

5 Yorum “Fotokritik © Mikdat Besni’nin Yorumu”

  1. Sevgili Mikdat Hocam, bu güzel çalışma üzerinden bizlerinde maruz kaldığımız tatsız bu konuya farklı bir bakış açısı ile cevap vermişsiniz. Çok teşekkür ediyorum emeklerinize…

  2. Bir fotoğrafımın altına şöyle bir soru geldi, “Oynama var mı hocam direk makinanın yansıttığı mı?”
    Böyle düşünenler olabilir, ben farklı düşünüyorum cevabım şu oldu;
    “Fotoğrafçı kameranın tespit ettiğinin ötesine geçmelidir…
    Fotoğrafı çekmek yeterli değildir, çekim öncesinden başlamak ve sunumda noktalamak üzere zihinde başlayıp, emek verilerek sonlandırılan bir yapım süreci olmalıdır. Yoksa sanata dair bir katkı yapılmamış olur. ……….. Bey selamlarımı iletiyorum…”
    Evet sanat fotoğrafındaki anlayışım bu, böyle düşünüyorum…

    Şenol ve Ahmet Bülent beyim katkılarınız için teşekkürler…

Bir yanıt yazın